cindrellaundertheumbrella@hotmail.com

31 Ocak 2012 Salı

Look of the day: Effort

Uzun yün elbise + hırka + kaban + atkı + kulaklık + eldiven + 2 kat çorap + çizme + şemsiye + çanta = Karlı günlerde giyinmek çok zor! Alışverişe gidip kıyafet denemek ise daha da zor... En iyisi çıkıp karlarda düşmemeye çalışarak keyifli bir yürüyüş yapmak, parmaklarınız donmak üzereyken starbucksa dalıp bir kahve içmek ve yine donarak yürümeye devam etmek... 

Long wool dress + cardigan + coat + scarf + earmuffs + gloves + double socks + boats + umbrella + bag = Too much time for getting the clothes on! 

Elbise: Mango, Kaban: Zara, Şemsiye: T-box / Dress: Mango, Coat: Zara, Umbrella: T-box

30 Ocak 2012 Pazartesi

Beauty: Rouge & Lips

Çocukken annemin çekmecesini karıştırıp mor renkli rujunu sürmek en büyük keyfimdi, makyajla tanışmam 5-6 yaşlarında bu şekilde olmuştur. Ortaokulda ise ablamdan yürüttüğüm taş pudraları sürerdim. Lisede ise artık cadaloz müdür yardımcısından köşe bucak kaçacak kadar makyaj yapmaya başlamıştım. Üniversiteden beri de makyaj demek benim için fondoten, rimel ve eyeliner demek... Varla yok arası olmalı mutlaka. Ruj hiç bir zaman makyaj çantamın vazgeçilmezi olmadı. En büyük sorun rujların fazla mat ve dudaklarımın fazla kuru olması! Evet bir de ruj sürünce dudaklarımın yüzümün yarısını kapladığı hissiyatı var ki pek fena! Bu aralar ise kafayı şarap rengi mükemmel ruju bulmaya takmış durumdayım. Nemlendiren, mat dokulu, kadifemsi, uzun süre kalıcı kısacası hayallerimi süsleyen harika bir ruj arıyorum ve önerilerinizi bekliyorum. Uzun zamandır kullandığınız vazgeçemediğiniz rujunuz hangisi?

Altough I'm not a lipstick addict, i'm looking for the perfect wine colored one! Not dry, more moisturizer, long lasting... etc. What is your favorite lipstick?


Q&A: Hatice Gökçe

Bana sorarsanız Türkiye'nin en cesur ve yetenekli tasarımcılarından biri... Kendisine sorarsanız tüm mütevaziliğiyle kabul etmeyecektir. Hatice Gökçe sessiz sedasız attığı büyük adımları ve koleksiyonlarıyla cesaretinden, kalitesinden ve çizgisinden ödün vermiyor. Şu sıralar Doreanse markası için hazırladığı organik iç giyim koleksiyonu, IFW'de yer almayışı ve moda sektörü hakkında kısa kısa yorumlarını aldım.


İlk olarak Doreanse için hazırladığınız iç giyim koleksiyonundan bahsedecek olursak, daha önce iç çamaşırı tasarımı yapmadığınızı düşünerek soruyorum, neydi sizi markayla çalışmaya ikna eden?

Body koleksiyonumun bir bölümü aslında iç çamaşırı kategorisine giriyor. Üretim aşaması iç çamaşırı makine parkuruna göre üretiliyor.Neredeyse her sezon üretimini gerçekleştiriyorum. Bu sebeple iç çamaşırı disiplinine çok uzak değilim. Doreanse markası 2000 yılında body koleksiyonumu hayata geçirmeme büyük yardımları olmuş bu konuda vizyon sahibi bir marka. Geçmişe dayanan bu bağı doğaya saygılı bir işbirliğine dönüştürmek istedik. Organik yaşam felsefesi henüz çok yaygınlaşmış olmasa da gönüllü çabalar ile her geçen gün daha fazla dikkat çekiyor.
Modern yaşamla beraber giderek daha fazla maruz kaldığımız kimyasal maddeler, sağlığımızı elimizden alıyor. Doğal kaynaklarımızı hiç bitmeyecekmiş gibi tüketiyoruz. Bugün bu işbirliği için, organik yaşamı yeniden çağırarak hatalarımızı telafi etme girişimi diyebiliriz.





Gördüğüm kadarıyla koleksiyon oldukça yalın ve ihtiyaca yönelik tasarımlardan oluşuyor. Hep merak etmişimdir tasarımcı bu gibi durumlarda, tasarım ve ihtiyaç noktasında ikilemde kalıyor mu?

Amaç doğaya saygılı, insana faydalı ürün sunmak olduğundan tasarımın en yalın, insan ihtiyacını karşılamaya yönelik halini kullanmaktan çekinmedim. Bu sebeple tasarım ve ihtiyaç konusunda ikileme düşmedim.

Doğaya verdiğimiz zararı düşünürsek büyük bir sakinlik ve mütevazilikle her şeyin en doğal, en abartısız, en yalın halini kullanmayı tercih ettim. Konu iç çamaşırı olunca daha fazla titiz olmamız gerekti. Ayrıca organik pamuk ile yapmaya çalışacağımız her türlü tasarım unsuru (baskı gibi, renk gibi ve kullanılacak aksesuar gibi) hepsi organik üretime ters girişimler olacaktı. Organik halinden biraz daha uzaklaştıracaktı.
Öne çıkardığımız konu, koleksiyonda kullandığımız organik pamuğun, konvensiyonel el pamuğuna göre tamamen doğal yöntemlerle üretiliyor olması. Bu sayede doğanın korunmasına destek verilerek sürdürülebilir tarıma da olanak sağlanıyor. Üstelik doğal iplikler, kimyasal katkılı ipliklerden çok daha dayanıklı. Bu koleksiyondaki tüm tasarımlar yüzde yüz organik pamuktan üretildi. Üretiminde hiçbir kimyasal boya kullanılmadı. Doğal ipliklerin bir başka özelliği de bizi serin tutmaları.
Ayrıca organik pamuk üretiminde Türkiye’nin potansiyelini düşünürsek daha çok organik üretim yapıp tüketiyor olmamız çok önemli. Doğal olanı hayatımıza yeniden çağırmayı istiyoruz.


İç çamaşırı koleksiyonu olması dolayısıyla beni ve eminim bir çok kişiyi oldukça şaşırttı. Bir sonraki marka işbirliğinde ne tasarlayıp bizi daha da şaşırtmak isterdiniz?

Yakın tarihte Antalya’daki 6 Barut Otelinin tüm personel giysilerinin, Londra’da açılan Kahve Dünyası’nın personel kıyafetlerinin ve en son Bebek Baylan’ın personel giysilerinin tasarımını yaptık. Kurumsal projeler tasarım ofisi olarak bizim heyecan duyduğumuz projeler oluyor. Şu an çok keyifli, birbirinden farklı 3 proje üzerinde çalışıyoruz. Yakında hepsini paylaşacağız.

8-13 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek Istanbul Moda Haftası takviminde isminizi görememek beni oldukça üzdü. Hatice Gökçe’nin başka planları, projeleri mi var? Ya da IFW kapsamında defile sunmak artık sizi tatmin etmiyor mu?

Güzel düşüncelerin için çok teşekkürler.
Oluşumunda ve gerçekleşmesinde katkıda bulunmuş ve halen bulunmakta olan biri olarak IFW organizasyonu benim için çok önemli. Amacına hizmet etmesi için gerekeni yapıyoruz. Koleksiyonların görsel ve yazılı basında birer haber olarak tüketilmesinin yanısıra tüm yurtta ve yurtdışında tasarımların doğru pazarlarda tüketilmesini sağlamak gerekiyor. Bu ise organizasyonun içinde farklı organize bir birimin de yoğun bir biçimde çalışması demek. Bu tarafı henüz yeterince işlemiyor. Özellikle yurt içindeki satın almacıları hala harekete geçirememiş olmasını anlamak çok zor.

Ancak bu Hatice Gökçe olarak uzaklaştığımız anlamına da gelmiyor. Biz Türkiye’deki tasarım hareketinin gücünü bu tür organizasyonlarla gösterebileceğiz. Tasarımcılar olarak daha fazla destek veriyor olmamız gerekiyor. IFW’ye bu sezon katılmama sebebimiz bazı yeni projelerin çok hızlı ilerliyor olması diyebilirim. Bu da bir sezon ara vermemizi gerektirdi. Tatmin etmemesi sebep olamaz çünkü Türkiye’de bir moda endüstrisinden bahsedebilmek için bu yeni oluşumun inatla ve istikrarla devam ettirilmesi gerekiyor.


Moda Tasarımcıları Derneği kurucularından biri olarak Türkiye’de moda sektörünün gidişatı, genç tasarımcılar, koleksiyonlar hakkında neler söylemek istersiniz? Moda başkenti olma çabalarımız işe yarıyor mu?

İstanbul Fashion Week Türkiye’deki moda anlayışının hak ettiği değeri bulmasında büyük rol oynuyor diyebiliriz. Bu etkinlik sayesinde moda anlayışı yerleşiyor ve gelişiyor. Her şeyi yaparken öğreniyoruz bir bakıma. Hem tasarımcı markalarına, hem diğer markalara asıl değerini biçen ve Türkiye’ deki moda anlayışının değerini ortaya çıkaran bir organizasyon olma yolunda hızla ilerliyor. Dünyada da Türkiye’deki tasarım gücüne olan ilgi yavaş yavaş bölgesel konumumuz gereği artıyor. Moda tasarımcıları magazinin elinde kurtuldu, fikir sahibi insanların düşüncelerine yerleşti bu sayede. Ama İstanbul’un sadece bir moda başkenti olması dileği hep söylediğim gibi İstanbul’a haksızlık olacaktır.

Uluslar arası moda tasarımcısı sayısı elbette az. Eğer doğru değerlendirilebilirse ve yönlendirilebilirse Türkiye’de tasarımcı eksikliği de yok. Yeter ki “kendi” gibi algılanabilsin. Bu coğrafyada kalmayı ve burada üretmeyi tercih etmiş tasarımcılar, bu büyük komplekse rağmen bir şeyler yapıyorlar bir şeyleri değiştirebilmek adına. Ancak, ne yazık ki birçok iş gerçek değerini bulamıyor. Maalesef teşvikler de yaratıcılık üzerinden yapılacak ihracata yönelik değil. Ayrıca tasarımcılar arasında hala bir kategorizasyon da bulunmuyor. Hala birbirine karıştırılıyor. Tasarımcıyım diyen herkes aynı kefeye konuyor ve hiç bir eleme yapılmadan birlikte değerlendiriliyor. Daha ikinci defilesini yapmamış tasarımcı, acemilikten profesyonelliğe geçtiğini iddia ediyor. Ve bu kişi hiç eleştirilmeden profesyonel olarak anılıyor. Burada biraz da sizlere görev düşüyor. Övgüde çoğu zaman çok cömert olunması yanlış yönlendirmelere sebebiyet verebiliyor. Bir diğer önemli konu da fikir ihracatı. Biliyor muydun, yurtdışına verdiğim danışmanlıklar ihracata girmiyor! Sadece ürün satıyorsanız ihracat yapıyor oluyorsunuz! Hedeflenen aslında tasarım fikrinin ihracatı iken, bunu gerçekleştiren ihracat yapmış sayılmıyor. Bu konuda muzdaribim.
Türkiye’deki Moda’nın iyi tasarımlardan sonra başka sorunları da var. Bunlara da değinmek lazım...

Moda sektörü hakkında söyledikleri daha yolun ne kadar başında olduğumuzun göstergesi... Hatice Gökçe'ye bu yoğun günlerinde zaman ayırdığı için çok teşekkür ediyorum.

29 Ocak 2012 Pazar

Sunday means...

Pazar demek, kahveme eklediğim sütün nasıl tüm kahvenin rengini değiştirdiğini görebiliyor olmam demek... Bırakın hayatınıza yeni heyecanlar, yeni tatlar, yeni hayaller, yeni insanlar girsin... Bakarsınız sizi umduğunuzdan daha mutlu ederler!

Sunday means that little bit milk can change the whole color of the coffee! New tastes, dreams, people, changes... Let them get in your life. They may make you happier than you hope!


28 Ocak 2012 Cumartesi

Look of the day: Snow

Dışarıda yağan kar, elimizde sıcak kahveler, içimizde heyecan, yanımda gerçek bir dost; cumanın keyfi ancak böyle çıkardı... 

It's snowing outside, we're holding coffees and little bit excited about the new project and i got a real friend! What a lovely friday it was..

Mont: Mango, Çanta: Stradivarius, Bere: Topshop, Eldiven: Park Bravo, Kazak: Mudo, Gömlek: DIY
Parka: Mango, Bag: Stradivarius, Beanie: Topshop, Gloves: Park Bravo, Jumper: Mudo, Shirt: DIY

26 Ocak 2012 Perşembe

Lace Nail Wraps

Ojeden daha dayanıklı olması ve birbirinden farklı desenleriyle nail patchleri kullanmayı seviyorum. Nail Rock dantel nail patchler de tırnakta istediğim etkiyi yaratmayı başardı.

Nail patches are longer lasting than the nailpolishes and there are many different designs this is why i prefer nail patches. Nail rock lace nail patches are exactly what i was looking for!

25 Ocak 2012 Çarşamba

Cindrella's Board: Tote Bags

Bana tote bag'ini söyle sana ne kadar minimalist olduğunu söyleyeyim! Çantanız ne kadar sade bir tasarıma sahipse o kadar trendy! Monogramsa Louis Vuitton, kapitoneyse Chanel'dir devri kapandı! Deri tote bagler ve küçük detaylarla taçlandırılan tasarımlar...

Tell me your tote bag and i can say how minimalist you are! The more simple is your bag, the more trendy it is. We know that monogram is LV, quilted is Chanel but if it is just leather? Guess the designer! They are all leather totes but different in the details...

24 Ocak 2012 Salı

Dekorasyon: Tay Mum

Şimdi size anlatacağım öykü Türkiye'de mum sektörünün başlamasına ışık tutan ve hobi olarak başlayan bir sevdanın yıllar öncesine uzanan öyküsü... Tay Mum'un hikayesi 1967 yılında Gülsen Bükülmez'in evinde yaptığı mumları eşe, dosta götürüp beğenilmesiyle başlıyor. Gülsen Hanım, yaptığı mumlarda gittiği tezhip kurslarının, tahta oymacılığının birikimlerini de kullanınca giderek ünleniyor ve 1975 yılında Tay Mum olarak küçük bir atölyede mum üretimine başlıyor. 40 yıla yakın süreçte Türkiye'deki bütün büyük otellerde, restoranlarda mumları kullanılıyor, marketlerde satılıyor. ABD, Avrupa ve Uzakdoğu'nun bir çok ülkesine ihraç ediliyor. Nesilden nesile gelişmeye, büyümeye devam eden Tay Mum, Türkiye'nin ilk mum üreticisi olması ve özgünlüğünü korumasıyla da bugünlere dek geliyor... Şirketi yönetmeye devam eden 3. kuşak da teknoloji çağının gerekliliklerini sağlayarak mumlarını online olarak satışa sunmuşlar.

Siteyi ziyaret edince siz de ürünlerin ne kadar özgün olduğunu, Türk motiflerinden ilham alındığını, nasıl bir işçilik harikası olduklarını, çağdaş tasarımlarını ve el işçiliğiyle ne kadar özveriyle yapıldıklarını anlayacaksınız. http://www.taymum.com.tr/

Mum bizim evin vazgeçilmezi... Hem dekoratif olarak hem de evin atmosferinde yaptığı yatıştırıcı etkiyi çok seviyorum.

Mumdan yapılmış bu kocaman fener gerçekten harika! 2 tealightla tüm antreyi aydınlatmakla kalmıyor, eve gelenlerin de hayranlığını kazanıyor:)


Tokat yazma kalıbından... Siteye eklenen küçük açıklamaları gözden kaçırmayın. Yazmacılık nedir öğrenelim. 

''Yazmacılık, ıhlamur ağacından yontulan tahta kalıplar ile kumaş üzerine elle baskı sanatıdır.
Osmanlı döneminde, 17.yüzyıldan itibaren, Tokat yazmacılık geliri Valide Sultanlara “has” olduğundan, yazmacılık bu ilimizde çok gelişip merkez olmuştur.''


Roma kalıntılarından ilhamla...


Çalışma masamı süsleyen ahşap at yular takımından esinlenilen Hun...


Siz de evde küçük değişiklikler yapmak için, yüzünüzü gülümsetmek için ve eşe,dosta ne hediye götürsem derdine düştüğünüzde aklınızın bir köşesinde Tay Mum dursun:)

23 Ocak 2012 Pazartesi

Look of the day: Neon Love

Bir parça neon gününüze renk katmaya yeter! 2 parça neon ise tüm gününüzü ve moodunuzu değiştirebilir!:)

One piece neon can make your day colorful! Two pieces can totally change your day!

Sneakers: Nike, Çanta: Cambridge Satchel, Mont: Park Bravo, Kürk snood: Banana Republic
Sneakers: Nike, Bag: Cambridge Satchel, Cape: Park Bravo, Faux fur snood: Banana Republic

22 Ocak 2012 Pazar

Sunday means ...

Pazar günü demek, soğuk havada sımsıcak muhabbetler yapmak demek...

Sunday means, drinking hot, chatting warm at the cold weather...

21 Ocak 2012 Cumartesi

Look of the day: Saturday night ceremony

Dışarı çıkarken keyifle hazırlanmayı seviyorum... Müzik, ortamın havasını değiştirmek için mumlar ve hazırlanma ayini... Cumartesi gecesini arkadaşlarla geçirmek gibisi yok.

I love wearing my clothes as a ceremony! Music, candles... It is nice to have fun with friends at saturday night.

Botlar: Mac collection, çanta: Nine west, Küpe: Topshop, Cuff: Vintage
Boots: Mac colleciton, micro bag: Nine west, Earrings: Topshop, Cuff:Vintage

Research: Dior vs. Mcqueen Pre-fall 2012

Önümüzdeki sonbahar-kış sezonun habercisi pre-fall koleksiyonları... Bir tarafta güneşli Paris sokaklarında renkleriyle içimizi ısıtan Dior, diğer tarafta Victorian çağlardan aldığı ilhamla Alexander Mcqueen koleksiyonu... Bill Gaytten, Dior için fazla risk almadan klasik çizgisinden çıkmadan kışa hazırlanıyor. Sarah Burton ise Alexander Mcqueen'in gölgesinden sıyrılıp Mcqueen DNA'sını bozmadan fresh fikirleriyle heyecanlandırıyor... Ve ortak nokta Peplum ve daracık kalem etek! Peplum kelimesini duymaktan sıkılacağız o yüzden ben şimdiden bolca telaffuz ediyorum peplum,peplum,peplum,pep...

At one side classical parissienne Bill Gaytten's Dior and on the other side Victorian era inspired Sarah Burton's Mcqueen! The common things are Peplum and the pencil skirt! Get ready for the chic and elegant fall 2012!


18 Ocak 2012 Çarşamba

RareBlossom

Her gün cildinize sürdüğünüz ürünler konusunda ne kadar duyarlısınız? İçeriğindeki zararlı maddeleri ne kadar iyi tanıyoruz? Parabenler, yapay boyalar, sentetik kokular... Cildimizi koruduğunu, güzelleştirdiğini düşünürken daha çok zarar verdiğimizin farkında mıyız?

Geçtiğimiz hafta Türkiye'nin ilk organik kozmetik markası RareBlossom'ın fabrikasını ziyaret ettiğimizde anladım ki markanın kurucuları Neylan ve Semih Dinler çifti en son teknolojiyle donattıkları fabrikalarında her şeyin en iyi olması için büyük çaba ve özveri gösteriyorlar. Laboratuvarlarda aylarca süren çalışmaların sonucu üretilen, yüzlerce kontrolden geçen ürünler, her şeyin en doğalı ve en katkısızını oluşturmak için çalışan bir ekip... Sonuç içinize sinerek, güvenle kullanabileceğimiz organik ürünler!

Doğaya duyarlılıkları, geri dönüşüme verdikleri önem ve ürünlerin hayvanlar üzerinde denenmiyor olması ise kesinlikle takdire şayan!

Üzüm çekirdekli peeling ve onarıcı bakım yağı... Kokuları, dokuları ve kullandıktan sonra hissettirdikleriyle bende bağımlılık yaptılar.

Rareblossom hakkında daha fazla bilgi ve organik kozmetik ürünlerin arasında küçük bir gezinti için http://www.rareblossom.com/

17 Ocak 2012 Salı

Q&A: Nihan Peker

Nihan Peker çalışmalarını uzun zamandır takip ettiğim, tasarımlarını çok beğendiğim, tanıştıktan sonra da samimiyetine fazlasıyla inandığım ve başarılarını duydukça gururlandığım çok özel bir tasarımcı. Ve bu sene Istanbul Fashion Week kapsamında yapacağı ilk defile öncesi kısaca soru-cevaplarla fikirlerini, düşüncelerini duymak ve heyecanını sizinle paylaşmak istedim.

Kısaca Nihan Peker kimdir, neler yapar?
Nihan 2009 yılında kendi adını taşıyan markasını kurmuş, o günden bugüne çeşitli konsept mağazalarda yer almış, projelere dahil olmuş İstanbul’da yaşayan bir tasarımcıdır. Hazır-giyim yapar, firmalar için danışmanlık hizmeti verir. Tasarımın sanat yönüyle daha çok ilgilenip, hayallerini yaşayan ve son zamanlarda tüm zamanını atölyesinde geçiren, çalışan biridir.

Haberi çoktan duyuldu ama yine de hatırlatmak isterim. Nihan Peker bu sene IFW kapsamında karma defilede yeni koleksiyonunu sunacak. Bize biraz o seçim, jüri, koleksiyon sürecini anlatır mısın? Neden Nihan Peker tasarımlarını defilede görmek istediler?
Sunum günleri ve seçim aşaması aslında heyecanlı ve yorucu geçti. Zor olan kısımsa benim için, kendimi yani koleksiyonumu birilerine tabiri caizse beğendirme durumunda olmaktı. Hem birilerine kendimi anlatıyor olmak hem de orada olmak için birileriyle yarıştırılıyor gibi konumlandırılmak çok hoşlandığım bir şey değil. Bu koleksiyon için uzunca bir süredir çalışıyordum. Çok kafa yordum, düşündüm ve çok inandım ve orada defile yapmayı çok istedim, bu yüzden onlar da bu çabamı gördüler ve bana inandılar.

Teşvikiye’de showroom açtın, Bilstore’un Bil’s beyaz gömleklerini tasarlıyorsun ve IFW için koleksiyon hazırlıyorsun. Bizi 2012’de Nihan Peker’le ilgili başka ne sürprizler bekliyor? Ve bu kadar yoğun bir süreçte kendine zaman ayırabiliyor musun? Neler yapıyorsun?
Kendi markam için olan çalışmalarım ve dediğin gibi danışmanlık yaptığım markalar için harcadığım zamandan pek fazla zaman kalmıyor. Kendi showroom’umu yeni açmama rağmen maalesef açılış bile yapacak zamanı yaratamadım. Tüm bu koşturma bittikten sonra kendime biraz zaman ayırıp, güzel bir açılışla hem defile koleksiyonumu hem de 2012 yaz koleksiyonumu sunmak istiyorum. İlerleyen aylar için başka sürpriz gelişmeler de olabilir:)


Tekrar IFW konusuna dönersek defilede kaç parça olacak, yine alıştığımız sade, minimalist, fonksiyonel Nihan Peker tasarımları mı göreceğiz?
Ben yine kendim gibi bir koleksiyon sunacağım. Tabi ki defile olacağı için bazı parçalar ve detaylar abartılmış olabilir ama tarzımdan uzaklaşmadığım bir görüntü göreceksiniz. Benim içime çok sinen bir koleksiyon oldu. Minimal, yalın ve fonksiyonel detayları barından bir koleksiyon yapıyorum. Şu an 15 look var.


Defile için bir şov hazırlanıyor mu? Defilede nasıl sürprizlerle karşılaşacağız? Videolarla çok yakından ilgili olduğunu biliyorum bizi bir açılış videosu bekliyor mu?
Bazı süprizler için çalışıyorum diyebilirim. Video çok istediğim bir şey, konsepte uygun bir fotoğraf çekimi yapıp bunu video ile desteklemek güzel olur. Açılışta bunu sergileyip sergilememe konusunda şu an kararsızım ama ilerleyen günlerde bunlar netleşecek:)



Moda haftasında ilk defa defile yapacak bir tasarımcı neler hisseder?
Heyecan mutlaka olur ama en önemlisi sorumluluk. Daha fazla kişinin sizi izliyor olması ve artık bu defilenin sizin hayatınızda olumlu ya da olumsuz yeni bir dönem başlatacağını bilmek ciddi bir durum. Bu dönemin olumlu ya da olumsuz devam etmesi ise tasarımcının elinde. Ben de bunun farkında olarak çok titiz yaklaşıyorum atölyeden şov hazırlıklarına kadar.

Defilenin ardından eminim Nihan Peker ismi çok daha bilinirlik kazanacak, sence ifw nin sana sektörel anlamda başka nasıl getirileri olacak?
Şöyle bir şey vardır ya hani, iyi olan bir şeyi nerede olursa olsun insanlar bulur ama bazen siz iyi olsanız da o insanlara ulaşamamış ve herkes tarafındandan keşfedilmemiş olabilirsiniz. IFW tasarımcının bilinirliğini arttırma konusunda çok iyi bir araç. Ben bunu iyi değerlendirmek ve doğru algılanmak istiyorum. Sektörel getirisi satın almacıların dikkatini çekmek ve markamı doğru tanıtmak olabilir.

Nihan Peker markasıyla ilgili kurduğun en büyük hayal nedir?
Dahil olmak istediğim birkaç yurtdışı projesi var. Ayrıca Colette veya Milano/Corso como 10’da markamın satılıyor olmasını çok isterim. Umarım olur..

Ve son olarak Cindrella Under The Umbrella okuyucularına neler söylemek istersin?
Gamze benim showroom’umu ilk ziyaret edenlerden, ifw’ye katıldığımı ilk öğrenenlerden ve bana en çok destek olanların başında. Bundan sonraki süreçte de her şeyin ilkini söylemekten ve yapmaktan çok mutluluk duyacağım harika bir insan; öncelikle sana teşekkür etmek isterim okuyucularının önünde. Sonrasında da tekrardan bu güzel soruların ve bu güzel blogun için sana teşekkür ederim :)

Asıl ben bu çok yoğun günlerinde bana zaman ayırdığın için teşekkür ediyorum. Ve defile gününü heyecanla bekliyorum:)

Nihan Peker'le ilgili gelişmeleri takip etmek için facebook sayfasını takibe almayı unutmayın. https://www.facebook.com/nihanpekerpage

16 Ocak 2012 Pazartesi

Inspiration: Lana del Rey

Bu aralar takılıp kaldığım, şarkılarını defalarca dinlediğim adeta bağımlılık yapan Lana del Rey yeni ilham kaynağım. Sadcore diye tabir edilen aşk şarkıları, sesinin ilginç tınısı, farklı tarzdaki video klipleri beni içine çekmeyi fazlasıyla başardı. Evet ilk görüşte takılacağınız nokta silikonlu dudakları olsa da şarkıların güzelliğine kayıtsız kalmanız imkansız. Video games, blue jeans, born to die mutlaka dinlemeniz gerekenler! Lana'nın eski video arşivleriyle oluşturulan video klipler ise nefis! Şimdiden kapağını süslediği onlarca dergiyi düşünürsek yeni it girl'ümüz belli oldu!

Her songs like a drug and i'm addicted! Songs, her voice, amazing videos  are enough to make me obsessed! The first thing that you notice about her is definitely her botoxed lips but after listening to the songs it doesn't matter... In these days i'm listening  'born to die' all day long! And if we think that she has already covered so many magazines, it is obvious that she is the new it-girl!

http://www.youtube.com/watch?v=Bag1gUxuU0g
http://www.youtube.com/watch?v=cE6wxDqdOV0&feature=relmfu



Look of the day: Bohemia!

Kışın ortasında güneşli bir gün tüm modumu değiştirmeye yetiyor da artıyor... Kış güneşi, üzerimden çıkarmadığım parkam ve şapkamla bohemia'ya doğru yola çıkabilirim.

PS. Sokaktanemoda ile yaptığımız mini röp. için tıklayın!

The sunny day in winter can totally change my mood! Sunshine, parka, hat yes we are ready for bohemia! parka:mango, hat:pull&bear, sweater:Mudo, Skirt:Sandro, Bag:Stradivariıs

Parka: Mango, Şapka: Pull&Bear, Kazak: Mudo, Etek: Sandro, Çanta: Stradivarius

15 Ocak 2012 Pazar

Sunday means ...

Pazar günü bizim ailece evde balık yeme günümüz... Salata yapımı her zaman olduğu gibi bende. Pazar demek huzur, muhabbet, bir arada geçirilen bir kaç saat demek. Merak ediyorum sizin pazar ritüelleriniz neler?

Sunday means peace, chatting and few hours gathering together for traditional sunday fish dinner! I always make the salad, daddy buys the fish and we eat all together... What does sunday mean to you?


Twitter Updates